24 Mart 2009 Salı

Erkan Oğur ve İsmail H. Demircioğlu yeniden Ankara'da

Yarın Ankara "eskiyeni bar" da Erkan Oğur & İsmail H. Demircioğlu konseri var. Öğrendiğimde sevindim, kesin giderim dedim ama sonra izlediğim önceki konserlerini düşününce vazgeçtim. Çünkü onları dinlerken oturuyor olmayı, çevremdeki herhangi birşey tarafından dikkatim dağıtılmadan sadece onlara konsantre olmayı isterim. Bar ortamında, insanlar alt alta, üst üste dururken çok keyif alabiliceğimi sanmıyorum. 

Erkan Oğur'un deneysel caz çalışması olan "Telvin" i "if bar"da(performance hall aslında adı ama pek öyle "hall" değil bence) izlemiştim. İnsanların çoğu orda olmak için ordaydı gibi gelmişti bana, herkes alt alta üst üst üsteydi. Konser benim için inanılmaz derecede güzeldi, müzik çok keyif veriyordu,  ama daha sakin bir yerde rahat rahat izlemeyi çok istemiştim ordayken. Erkan Oğur'da izleyici kitlesini anlamış olucaktı ki, aralarda laf sokmuştu. Şarkılardan sonra acayip bir alkış tufanı, futbol maçlarındaki gibi "erkan baba... erkan baba..." tezarruatlardan sonra, Erkan Oğur "Alkışlıyorsunuz ama inşallah samimisinizdir, beğendiğiniz için alkışlıyorsunuz" laflarını hatırlıyorum. Ortamdan da çok mutlu gözükmüyordu açıkçası...

Bilmiyorum, belki dayanamam yarın giderim görürüm. Erkan Oğur çok önemli bir adamdır benim için, bizim cenerasyonumuz şehir çocukları kendi şarkıları türkülerini pek bilmez, en azından ben ve çevremdeki arkadaşlarım çok bilmez sevmezdik, çünkü televizyonlarda gördüklerimizi beğenmezdik. Ama Erkan Oğur, müziğin üstadı, türkünün, anadolunun müziğinin aslında nasıl olduğunu, nasıl olabiliceğini göstermiştir, öğretmiştir. Bembeyaz saçlarıyla, çalarken transa girişiyle, dinleyenleri başka dünyalara götüren sesiyle insan üstü bir varlık gibi, evliya gibi gözükür bana hep. Şarkı aralarında çok güzel konuşur, az konuşur öz konuşur, mesajını verir.
Aklımda kalan bir kaç örnekle bitirmek istiyorum.  

Bir konserinde ey zahit şaraba eyle ihtiram şarkısını Atatürk'ten sonra gelen bütün hükümetlere göndermişti. Buyrun dinleyin... 



Zahit Bizi Tan Eyleme' yi söylerken "Sayılmayız parmak ile, tükenmeyiz kırma ile" dizesinden önce şarkıyı Deniz Gezmişlere göndermişti. Buyrun sizde dinleyin....



16 Mart 2009 Pazartesi

Gezip Gör(e)meyen bizler...




Aslı, özü yörük olan, bin yıllardır oradan oraya, yaz kış tepelerden çukurlara, çukurlardan tepelere göçen; diğer taraftan da yerinden yurdundan hiç ayrılmak istemeyen, ona cezaların en büyüğü sürgün, acıların büyüğü gurbet acısı olan türk milleti gezmiyor, görmüyor, etrafını tanımıyor. Diğer yanda iletişimin, ulaşımın kolaylaştığı, küreselleşen dünya artık daha çok geziyor, daha çok görüyor. Tabi dünya dediysek dünyanın şanslı olan küçük kesimi! 

Bizim halkımızın büyük kesiminin, dünyanın imkanları ve parası olan kesiminde olduğu söylemek zor. Ama olanlar bunu kullanıyor mu?!? Yada en azından olduğu kadarını kullanabiliyor mu? Ben etrafımda olan ortanın ortası veya ortanın üstü denilecek insanlara, özellikle gençlere baktığım zaman diyebilirim ki, büyük çoğunluğu elindeki paranın hepsini bir haftalık bir Bodrum tatiline yada güneydeki herhangi bir 5 yıldızlı otelde "1 hafta herşey dahil" bir tatile harcamaya razı!! Diğer seçenekleri hiç de merak etmez, sen ona anlattığında da beğenmez veya ilgilenmez! Küçük dünyasını büyütmeyi hiç düşünmez.
Böyle bir dış dünya merakı da, bize ne çevremizden, ne ailemizden, ne okulumuzdan, ne öğretmenimizden (hepsi için istisnalar tabi ki vardır) aşılanmaz. Farklı olanı, değişik olanı merak etmeyiz. Ama hepsi hakkında bir fikrimiz vardır, nerden tabii ki, ordan burdan veya şundan bundan! Hani sorarlar ya, çok okuyan mı bilir, çok gezen mi bilir? Buralarda ikisini de yapan pek yok, sanırım televizyon izleyen en çok biliyor artık...

Fazla uzatmayayım, farklılıkları hep bir yerlerden duyunca, duyduğun yerlerde pek sağlam papuçlar olmayınca, çok doğal olarak farklı olanlar daha başından hoşumuza gitmiyor! Ankara, İstanbul, Bodrum, Antalya dışında bir yer görmemiş adama, doğu böyle, doğulu adam da böyle olur dersen, her bir dediğine inanır. Ülkenin dışına çıkmamış, başka yabancıyla tanışmamış adama, bu gavurdur, bizim düşmanımızdır; bu arapdır, bizi sırtımızdan vurmuştur, bu da yahudidir, dikkat et soyar seni dedin mi, hepsine eyvallah eder!! O zaman durumda gittikçe fena olur, şekilde olduğu gibi. 

Neyse, bu konu derin konu.. Ben buraya nerden geldim, gezmekten geldim. Malum dediğim gibi gezmeye, yeni yerler görmeye çok da hevesli değiliz. Ama sevenin de işi zor kardeşim. Şu sınırların dışına çıkmak aslında çok meşakkatli, çok pahalı. Devlet zaten en büyük köstek, pasaportun en pahalısı bizde, dışarı çıkarken vergisini de alıyor!! E hadi bunlar tamam ama pasaporta itimat eden de pek az, bizden vize istemeden kabul eden ülkede yok gibi. Yani, hadi okul bitti ben dünyayı gezicem demek türk gencine imkansız. Ama vize istemeyenler de yok değil tabiki!!

Bugün yurt dışına kampa gidicek gençler için, gerekli bilgiler hazırlarken dışişleri'nin sayfasından bizden bize isteyen istemeyen ülkelerin listesini çıkardım.(Bu arada ben artık GSM yani Gençlik Servisleri Merkezi'nde çalışıyorum) Baktığın zaman, görüyorsun ki vize isteyen ve istemeyen ülkeleri kategorilendirmek biraz zor. Hiç duymadığım ülkeler bazen yeşil pasaporta bile vize isterken, Avrupa Birliğine girmek üzere olan Hırvatistan vizesiz kabul edebiliyor. Fikrimce, dışişlerimizin bu konuda ilgisizliğinden kaynaklanıyor. Eminim ki, vizeden kaynaklanan zaman ve para kaybı çok büyük, hele iş dünyasını düşününce... Ama bu fikir yapısı ve anlayış bizi yönetenlerde mevcut değil....

Bitirken, yaptığım listeyi sizlede paylaşıyım. Aslında biz lacivert pasaportluların da gidebilicekleri yerler var :)  


Yeşil Pasaport (Hususi Pasaport) Vize isteyen Ülkeler:

Afganistan, Amerika Birleşik Devletleri, Angola, Avustralya, Benin, Butan, Birleşik Arap Emirlikleri, Botsvana, Brunei, Bulgaristan, Burkina Faso, Brundi, Cape Verde, Cibuti, Çad, Doğu Timor, Dominika, Dominik Cumhuriyeti, Ekvator Ginesi, Eritre, Ermenistan, Etyopya, Fildişi Sahili, Gabon, Gana, Gine, Gine-Bissau, Guyana, Hindistan, Irak, İngiltere, İrlanda, Kamboçya, Kamerun, Kanada, Katar, Kıbrıs Rum Kesimi, Kiribati, Komor Federe İslam Cumhuriyeti, Kongo, Kuzey Kore, Laos, Lesotho, Liberya, Libya, Lübnan, Madagaskar, Malavi, Mali, Meksika, Moldova, Mozambik, Myanbar, Namibya, Nauru, Nepal, Nijer, Nijerya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Özbekistan, Panama, Papua Yeni Gine, Poertekiz, Ruanda, Rusya Federasyonu, Senegal, Sierra Leone, Somali, Sudan, Surinam, Suriye, Suudi Arabistan, Tacikistan, Tanzanya, Tayvan, Togo, Tonga, Türkmenistan, Uganda, Ürdün, Vanuatu, Yeni Zelanda, Yunanistan, Zibabve 

Yeşil Pasaport (Hususi pasaport) Vize istemeyen Ülkeler:

Almanya, Avusturya, Azerbaycan, Bahreyn, Bangadeş, Belçika, Beyaz Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir,  Çek Cumhuriyeti, Endonezya, Estonya, Finlandiya, Fransa, Grenada, Hollanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Kuveyt, Küba, Letonya, Lihtenştayn, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Mısır, Moğolistan, Monako, Moritanya, Norveç, Oman, Pakistan, Peru, Polonya, Romanya, San Marino, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Ukrayna,  Vietnam, Yemen,

Lacivert Pasaport (Umuma Mahsus Pasaport) Vize istemeyen Ülkeler:

Antigua-Barbuda, Arjantin, Arnavutluk, Bahamalar, Barbados, Belize, Benin, Bolivya, Bosna-Hersek, Brezilya, Ekvator, El Salvador, Fas, Fiji, Filipinler, Gambiya, Guatemala, Güney Afrika Cumhuriyeti, Gürcistan, Haiti, Hırvatistan, Honduras, Hong Kong, İran, Jameika, Japonya, Karadağ, Kazakistan, Kırgızistan, KKTC, Kolombiya, Kore Cumhuriyeti (Güney Kore), Kosova, Kosta Rika, Makedonya, Maldivler, Malezya, Malta, Mauritius, Nikaragua, Palau Cumhuriyeti, Paraguay, St. Vincent-Grenadines, Singapur, Solomon Adaları, Sri Lanka, Svaziland, Şili, Tayland, Trinidad-Tobago, Tunus, Tuvalu, Uruguay, Venezuela.